Viyana (2.gün)

Sabah erkenden uyandık ve hostelimizde kahvaltımızı yaptıktan sonra Viyana'nın en turistik, en çok bilinen ve en gösterişli sarayına doğru yola koyulduk: Schönbrunn Sarayı / Das Schloß Schönbrunn. Saraya metroyu kullanarak kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Bir tane başında bir tane sonunda olmak üzere iki metro durağı bulunmakta. Biz "Hietgarten" adlı durakta indik. Bu durak hayvanat bahçesine ve botanik bahçeye yakın olan durak. Sizlere de burda inmenizi öneririm böylece bu kısımdan başlayarak Schönbrunn Sarayı'nın güzel bahçelerinde yürüyebilirsiniz.


Sarayın muhteşem bahçelerinde gezip fotoğraf çekmenizi öneriyoruz. Biz Haziran ayında gittiğimizde hava güzel ve her yer yemyeşildi.
            
 Bu da çeşit çeşit bitkinin, ağacın ve çiçeğin bulunduğu Avrupa'nın en büyük cam serası.. 
Sarayın Botanik Bahçesi

Bu kadar bahçe gezintisinden ve yürüyüşten sonra en sonunda Schönbrunn Sarayına geliyoruz. Sarayın önündde geniş alan yine çok görkemli gözüküyor. Schönbrunn Sarayı Maria Theresa ve Sisi'nin odalarını barındıran görkemli bir saray. Zamanında asıl saray olarak değil, yazlık bir saray olarak kullanılmış. İçeri girdiğinizde bir çok bilet seçeneği göreceksiniz. Biz Grand Tour bileti aldık (13,50€); ancak sarayın karşısında bulunan ve saray manzarasını seyretme imkanı sunan Gloriette'ye de çıkacaksanız Classic Pass (16,50€) almanızı öneririm. Nitekim biz Grand Tour alıp daha sonra Gloriette'ye de gitmeye karar vermiştik. Sarayın içinde fotorğraf çekmenize izin verilmiyor ve turlar belirli saatlerde başlıyor. 

 Schönbrunn Sarayı

Sarayın önündeki geniş bahçe ve arkadaki tepede tüm görkemiyle "Gloriette"

Saray gezisinden sonra buraya kadar gelmişken görmeden olmaz dedik ve Gloriette'ye doğru yürümeye başladık. Baştan uyaralım; yürüyüş yolu biraz uzun ve tepeyi tırmanıyorsunuz. Yani kimi zaman yorucu olabiliyor. Ancak tepeyi tırmanırken ve tepeden gördüğünüz manzaranın buna değeceğini düşünüyorum. 

 Uzun tırmanıştan sonra, Gloriette'nin tepesinden manzara. Gloriette'ye çıkmadan da güzel bir manzarayı görebilirsiniz. En tepesine çıkmak için bilet almak gerekiyor çünkü. 
 Gloriette. Bu yapı ilk yapıldığında savaş kazanılmasının görkemini yansıtmak amacıyla yapılmış ve genelde seyir yeri, yemek ve kahvaltı salonu olarak kullanılmış.

Schönbrunn Saray'ı galiba Viyana en beğendiğim yerlerden biriydi. Güzel bahçeleri ve tarihi tekrar yaşatan saray gezisiyle nefes kesiciydi. Buradan çıktıktan sonra karnımız acıktığından ünlü Viyana Schnitzel'ini yemek üzere yola koyulduk. Bir çok yerde bu Schnitzel'i yemek mümkün; ancak en meşhuru ve bize söylendiğine göre en güzel yapan yer Figlmüller olduğundan oraya gittik ve iki tane tavuk Schnitzel önerdik. Schnitzel'lerin boyutlarının çok büyük olduğunu söylemeliyim. Bir Schitzel'i iki kişi bile yiyebilir. Yanında süper bir de patates salatası istemelisiniz; leziz ve de Schnitzel'e çok yakışıyor. Biz gittiğimizde Figlmüller'e kolayca oturabildik. Fakat bazen kapısında uzun kuyruklar oluyormuş. Vaktiniz var ise bıkmadan bekleyin derim!




 Yemekten sonra yolumuzu ünlü Hundertwasser evine çevirdik. Bu evin tasarımı Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hunderwasser tarafından yapılmış ve değişik mimarisiyle çoğu turistin uğrak noktası. Evlerin içi ziyarete kapalı o nedenle dışını inceleme imkanı var sadece. Ancak altında minik bir hediyelik eşya dükkanı var; orada hem içi hakkında hem de diğer Hunderwasser evleri hakkında bilgi bulabilirsiniz. Son derece ilginç bir yerdi. 

Ancak bulması belki biraz zor alır sizi haritanızla güzel bir sınav bekliyor. Şunu belirtmeliyim ki metronun Landstraße durağı en yakın durak buradan yürüyerek ulaşabilirsiniz.




Bugünü de böyle tamamladıktan sonra dönerken Hunderwasser evleri nehir kenarına yakın olduğundan orda biraz yürüyüp metroyla hostelimize döndük.

30 Mayıs 2014 Cuma

Viyana (2.gün)

Sabah erkenden uyandık ve hostelimizde kahvaltımızı yaptıktan sonra Viyana'nın en turistik, en çok bilinen ve en gösterişli sarayına doğru yola koyulduk: Schönbrunn Sarayı / Das Schloß Schönbrunn. Saraya metroyu kullanarak kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Bir tane başında bir tane sonunda olmak üzere iki metro durağı bulunmakta. Biz "Hietgarten" adlı durakta indik. Bu durak hayvanat bahçesine ve botanik bahçeye yakın olan durak. Sizlere de burda inmenizi öneririm böylece bu kısımdan başlayarak Schönbrunn Sarayı'nın güzel bahçelerinde yürüyebilirsiniz.


Sarayın muhteşem bahçelerinde gezip fotoğraf çekmenizi öneriyoruz. Biz Haziran ayında gittiğimizde hava güzel ve her yer yemyeşildi.
            
 Bu da çeşit çeşit bitkinin, ağacın ve çiçeğin bulunduğu Avrupa'nın en büyük cam serası.. 
Sarayın Botanik Bahçesi

Bu kadar bahçe gezintisinden ve yürüyüşten sonra en sonunda Schönbrunn Sarayına geliyoruz. Sarayın önündde geniş alan yine çok görkemli gözüküyor. Schönbrunn Sarayı Maria Theresa ve Sisi'nin odalarını barındıran görkemli bir saray. Zamanında asıl saray olarak değil, yazlık bir saray olarak kullanılmış. İçeri girdiğinizde bir çok bilet seçeneği göreceksiniz. Biz Grand Tour bileti aldık (13,50€); ancak sarayın karşısında bulunan ve saray manzarasını seyretme imkanı sunan Gloriette'ye de çıkacaksanız Classic Pass (16,50€) almanızı öneririm. Nitekim biz Grand Tour alıp daha sonra Gloriette'ye de gitmeye karar vermiştik. Sarayın içinde fotorğraf çekmenize izin verilmiyor ve turlar belirli saatlerde başlıyor. 

 Schönbrunn Sarayı

Sarayın önündeki geniş bahçe ve arkadaki tepede tüm görkemiyle "Gloriette"

Saray gezisinden sonra buraya kadar gelmişken görmeden olmaz dedik ve Gloriette'ye doğru yürümeye başladık. Baştan uyaralım; yürüyüş yolu biraz uzun ve tepeyi tırmanıyorsunuz. Yani kimi zaman yorucu olabiliyor. Ancak tepeyi tırmanırken ve tepeden gördüğünüz manzaranın buna değeceğini düşünüyorum. 

 Uzun tırmanıştan sonra, Gloriette'nin tepesinden manzara. Gloriette'ye çıkmadan da güzel bir manzarayı görebilirsiniz. En tepesine çıkmak için bilet almak gerekiyor çünkü. 
 Gloriette. Bu yapı ilk yapıldığında savaş kazanılmasının görkemini yansıtmak amacıyla yapılmış ve genelde seyir yeri, yemek ve kahvaltı salonu olarak kullanılmış.

Schönbrunn Saray'ı galiba Viyana en beğendiğim yerlerden biriydi. Güzel bahçeleri ve tarihi tekrar yaşatan saray gezisiyle nefes kesiciydi. Buradan çıktıktan sonra karnımız acıktığından ünlü Viyana Schnitzel'ini yemek üzere yola koyulduk. Bir çok yerde bu Schnitzel'i yemek mümkün; ancak en meşhuru ve bize söylendiğine göre en güzel yapan yer Figlmüller olduğundan oraya gittik ve iki tane tavuk Schnitzel önerdik. Schnitzel'lerin boyutlarının çok büyük olduğunu söylemeliyim. Bir Schitzel'i iki kişi bile yiyebilir. Yanında süper bir de patates salatası istemelisiniz; leziz ve de Schnitzel'e çok yakışıyor. Biz gittiğimizde Figlmüller'e kolayca oturabildik. Fakat bazen kapısında uzun kuyruklar oluyormuş. Vaktiniz var ise bıkmadan bekleyin derim!




 Yemekten sonra yolumuzu ünlü Hundertwasser evine çevirdik. Bu evin tasarımı Avusturyalı sanatçı Friedensreich Hunderwasser tarafından yapılmış ve değişik mimarisiyle çoğu turistin uğrak noktası. Evlerin içi ziyarete kapalı o nedenle dışını inceleme imkanı var sadece. Ancak altında minik bir hediyelik eşya dükkanı var; orada hem içi hakkında hem de diğer Hunderwasser evleri hakkında bilgi bulabilirsiniz. Son derece ilginç bir yerdi. 

Ancak bulması belki biraz zor alır sizi haritanızla güzel bir sınav bekliyor. Şunu belirtmeliyim ki metronun Landstraße durağı en yakın durak buradan yürüyerek ulaşabilirsiniz.




Bugünü de böyle tamamladıktan sonra dönerken Hunderwasser evleri nehir kenarına yakın olduğundan orda biraz yürüyüp metroyla hostelimize döndük.