Salzburg

Geri Attneng-Pucheim'a OBB Intercity ile dönüp oradan tekrar OBB'ye binip Salzburg'a doğru yola çıkıyoruz. Akşamüstü Salzburg'a varıyoruz ve hostelimize doğru yola koyuluyoruz. Tren garı şehir merkezine ve hostelimize yakın olduğundan yürüyerek hostelimize gidiyoruz. Burada "Yoho International Youth Hostel" de kaldık. Viyanadaki hostelimize göre daha az komforlu bir odada kaldık; çünkü yer kalmamıştı. Ancak merkezilik ve kahvaltı olarak güzel bir hosteldi. Salzburg'ta uzun kalınmayacaksa burası tercih edilebilir. 

Yine geç bir saatte geldiğimizden kısa bir akşam turu yaptık ve şehri gece tanıma imkanı bulduk. 








Akşam hostelin bize önerdiği Pasta&Vino adlı bir restoranda yemek yedik. İtalyan restoranıydı ve geç saatte açık olan tek yerlerdendi o yüzden burada yemek zorunda kaldık. Yemekleri güzeldi; ancak eminim daha güzel seçenekler de vardır.. İyice araştırın derim.












Salzburg'ta gezinti yapacaksanız eğer MUTLAKA Salzburg Card almanızı öneririm. Bu kart yaklaşık 10-13€. Neredeyse tüm müzelere giriş yapabiliyorsunuz ve aynı zamanda da bot turu da dahil. Biz sabah ilk iş hostelimizden bu kartı aldık .Daha sonra saraylara doyamadığımız için Mirabell Palace'a gittik. Buranın içine girip gezme imkanınız yok çünkü şuanki parlemento binası olarak kullanılıyor. Ancak dışarıdan görüp güzel bahçesinin gezebilirsiniz. 


Buradan sonra Mozart'ın doğduğu ve yaşadığı evi görmeye karar verdik. Salzburg'ta doğmuş, büuümüş ve eserler yazmış bu büyük sanatçının kemanının, piyanosunun sergilendiği ve yaşam öyküsünün anlatıldığı bu müzeleri mutlaka gezmenizi öneririm. Bu müzelere de diğerleri gibi Slazburg Card ile giriş yapabiliyorsunuz. Mozart'ın yaşadığı ev alışveriş caddesinde yer alıyor. Doğduğu ev ise köprünün diğer tarafında bulunmakta. İki müzede de farklı ve etkileyici şeyler göreceksiniz..

Sonraki durağımız Salzburg Kalesi oluyor. Yine tepede bulunan bu kaleye finüküler yardımıyla ulaşıyoruz. Salzburg Card ile yine buna da bedava binebilirsiniz. 


Kalenin içinde görülecek ya da gezilecek çok bir şey yok. Ancak mükemmel manzarası için mutlaka çıkmalısınız. 


Kaleye çıktığınızda zaten ilk göreceğiniz şey köşedeki masalarıyla mükemmel manzaraya sahip bir restoran olacak. Mutlaka kenarda oturup yemek yemenizi ya da bir şeyler içmenizi öneririz. Salzburg'un en keyifli anlarından biri...


Karşıya geçmişken Hellbrunn Palace'ı da görmeye gidelim diyoruz. Bunun için mutlaka toplu taşıma kullanmalısınız; çünkü saray biraz uzakta. Bu saray daha çok yazlık saray olarak kullanılıyormuş ve içinde gelen konukları eğlendirmek için çok şaşırtıcı su oyunları veya sadece su mekaniğiniyle çalışan tahta heykeller bulunuyor. Biraz ıslanabilirsiniz, ancak değişik bir izlenim olacağından eminim. Otobüs durağı hemen sarayın kapısında bırakıyor zaten kapıdan belirli saatlerde başlayan turlarla gezebilirsiniz. 


 Burada çok vakit harcamadan turdan sonra çıkıp otobüse binip merkeze geri dönüyoruz. Hava kararmadan kartımızı kullanarak son bot turuna biniyoruz ve Mozart'ın senfonileriyle nehirde tur yapıyoruz. Kaptan ve yardımcıları çok eğlenceli ve sempatiklerdi bu tura da katılmanızı şiddetle öneriyorum. Özellikle son bot turu gün batımına da yakın olduğundan çok güzel bir Salzburg manzarası görebilirsiniz.



Bottan indikten sonra köprüdeki kilitleri incelemeye koyuluyoruz. Paris'teki Pont Des Arts köprüsünü andıran bu  kilitli köprüden de fotoğraf çekmeden ayrılmadık tabii ki..








Artık yavaş yavaş hava kararmaya başladı ve biz de markete uğrayıp birer sandviç ve bira alıp nehir kenarındaki çimliklere kurulduk. Bu çimliklerde günbatımını izlemek mükemmel bir keyifti.. Hava güzelse ve tam bir piknik havası varsa yapmadan dönmeyin deriz!

Sonraki gün erkenden son durağımız Budapeşte'ye doğru yola çıkacağız!

3 Haziran 2014 Salı

Salzburg

Geri Attneng-Pucheim'a OBB Intercity ile dönüp oradan tekrar OBB'ye binip Salzburg'a doğru yola çıkıyoruz. Akşamüstü Salzburg'a varıyoruz ve hostelimize doğru yola koyuluyoruz. Tren garı şehir merkezine ve hostelimize yakın olduğundan yürüyerek hostelimize gidiyoruz. Burada "Yoho International Youth Hostel" de kaldık. Viyanadaki hostelimize göre daha az komforlu bir odada kaldık; çünkü yer kalmamıştı. Ancak merkezilik ve kahvaltı olarak güzel bir hosteldi. Salzburg'ta uzun kalınmayacaksa burası tercih edilebilir. 

Yine geç bir saatte geldiğimizden kısa bir akşam turu yaptık ve şehri gece tanıma imkanı bulduk. 








Akşam hostelin bize önerdiği Pasta&Vino adlı bir restoranda yemek yedik. İtalyan restoranıydı ve geç saatte açık olan tek yerlerdendi o yüzden burada yemek zorunda kaldık. Yemekleri güzeldi; ancak eminim daha güzel seçenekler de vardır.. İyice araştırın derim.












Salzburg'ta gezinti yapacaksanız eğer MUTLAKA Salzburg Card almanızı öneririm. Bu kart yaklaşık 10-13€. Neredeyse tüm müzelere giriş yapabiliyorsunuz ve aynı zamanda da bot turu da dahil. Biz sabah ilk iş hostelimizden bu kartı aldık .Daha sonra saraylara doyamadığımız için Mirabell Palace'a gittik. Buranın içine girip gezme imkanınız yok çünkü şuanki parlemento binası olarak kullanılıyor. Ancak dışarıdan görüp güzel bahçesinin gezebilirsiniz. 


Buradan sonra Mozart'ın doğduğu ve yaşadığı evi görmeye karar verdik. Salzburg'ta doğmuş, büuümüş ve eserler yazmış bu büyük sanatçının kemanının, piyanosunun sergilendiği ve yaşam öyküsünün anlatıldığı bu müzeleri mutlaka gezmenizi öneririm. Bu müzelere de diğerleri gibi Slazburg Card ile giriş yapabiliyorsunuz. Mozart'ın yaşadığı ev alışveriş caddesinde yer alıyor. Doğduğu ev ise köprünün diğer tarafında bulunmakta. İki müzede de farklı ve etkileyici şeyler göreceksiniz..

Sonraki durağımız Salzburg Kalesi oluyor. Yine tepede bulunan bu kaleye finüküler yardımıyla ulaşıyoruz. Salzburg Card ile yine buna da bedava binebilirsiniz. 


Kalenin içinde görülecek ya da gezilecek çok bir şey yok. Ancak mükemmel manzarası için mutlaka çıkmalısınız. 


Kaleye çıktığınızda zaten ilk göreceğiniz şey köşedeki masalarıyla mükemmel manzaraya sahip bir restoran olacak. Mutlaka kenarda oturup yemek yemenizi ya da bir şeyler içmenizi öneririz. Salzburg'un en keyifli anlarından biri...


Karşıya geçmişken Hellbrunn Palace'ı da görmeye gidelim diyoruz. Bunun için mutlaka toplu taşıma kullanmalısınız; çünkü saray biraz uzakta. Bu saray daha çok yazlık saray olarak kullanılıyormuş ve içinde gelen konukları eğlendirmek için çok şaşırtıcı su oyunları veya sadece su mekaniğiniyle çalışan tahta heykeller bulunuyor. Biraz ıslanabilirsiniz, ancak değişik bir izlenim olacağından eminim. Otobüs durağı hemen sarayın kapısında bırakıyor zaten kapıdan belirli saatlerde başlayan turlarla gezebilirsiniz. 


 Burada çok vakit harcamadan turdan sonra çıkıp otobüse binip merkeze geri dönüyoruz. Hava kararmadan kartımızı kullanarak son bot turuna biniyoruz ve Mozart'ın senfonileriyle nehirde tur yapıyoruz. Kaptan ve yardımcıları çok eğlenceli ve sempatiklerdi bu tura da katılmanızı şiddetle öneriyorum. Özellikle son bot turu gün batımına da yakın olduğundan çok güzel bir Salzburg manzarası görebilirsiniz.



Bottan indikten sonra köprüdeki kilitleri incelemeye koyuluyoruz. Paris'teki Pont Des Arts köprüsünü andıran bu  kilitli köprüden de fotoğraf çekmeden ayrılmadık tabii ki..








Artık yavaş yavaş hava kararmaya başladı ve biz de markete uğrayıp birer sandviç ve bira alıp nehir kenarındaki çimliklere kurulduk. Bu çimliklerde günbatımını izlemek mükemmel bir keyifti.. Hava güzelse ve tam bir piknik havası varsa yapmadan dönmeyin deriz!

Sonraki gün erkenden son durağımız Budapeşte'ye doğru yola çıkacağız!