Hallstatt'ta Bir Gün

Bu Viyana-Salzburg-Budapeşte gezisini çoktan planladığım sırada bir arkadaşımın evinde bir puzzle olarak görüp "Aaa.. Burası neresi?" diye araştırmaya başlayıp, hayran kaldığım ve plana dahil ettiğim ölmeden önce görülmesi gereken yerlerin belki de en güzellerinden Hallstatt...

Küçük bir kasaba aslında burası, eskiden ulaşımın bile olmadığı... 
Yaz kış tüm fotoğraflarında insanı hayran bırakan mükemmel doğası ve hayran bırakan cennet görünüşüyle bu güzel kasaba şüphesiz ki bu seyahatimizin EN EN EN güzel durak noktası :)

Sabah erkenden kalkıp kaldığımız hostelden 09.00 civarı otobüse binmek için yola çıktık. (Önceden de bahsettiğim gibi biz Obertraun bölgesinde kaldık-size de şiddetle tavsiye ederim, hem valizlerle Hallstatta geçmek bir hayli zor olacağını düşünüp böyle yapmıştık.) Toplu taşıma süper, zaten bu bölge tamamen turistik. Gezilecek iki ayrı yer var aslında. Biri bölgenin en doruk noktasına ulaştığınız Five Fingers ve biri Hallstatt. Bizim sadece bir günümüz olduğu için Hallstatt'a vaktimiz yetti. Ancak iki gün ayırıp Five Fingers View Point'e de çıkmanızı öneririm. Zira benim aklımda kaldı... Keşke yetişebilseydik.


Otobüsümüz ile Hallstatt merkezine geldik. O kadar küçük bir yer ki bir köşesinden bir köşesine yürümemiz maksimum 20 dk'nızı alacaktır. Şelale seslerinin, güzel küçük ahşap evlerin ve kuş sesleri eşliğinde bu kısacık yolu bol bol fotoğraflayarak yürüdük.

 Yürürken “Kemik Evi” anlamına gelen Beinhaus'u görmeden geçmeyin, tahmin edebileceğiniz gibi kemiklerden inşa edilmiş bir evdi. Yıllar önce sınırlı mezar alanı sebebiyle ölüler geçici olarak gömülür, 10-15 yıl sonra kemikleri toplanıp güneşte beyazlamaları bırakılırmış. Ardından Beinhaus’ta dekoratif şekillerde sergilenirmiş. 70li yıllarda Katolik kilisesi ölülerin yakılmasını onayladıktan sonra bu uygulama durdurulmuş ancak girip fotoğraflayabilirsiniz.


Hallstätter gölünün güney-batı kıyısında yer alan kasaba tarih öncesi çağlardan kalma Dünya tarihinin en eski tuz madenine de ev sahipliği yapıyor. Tuz yıllarca bu bölge insanının geçim kaynağı olmakla kalmamış, ayrıca şu anda da aktif olarak işleyen bir maden olarak varlığını korumuş.Tuz madenine zaman ayırıp gezin. Biz bir tercih yaptık ve dağa çıkmaktansa bu tarihi madeni gezmeye karar verdik. Hemen kasabanın girişinde tuz madeninin gişelerini görebilirsiniz. Biz 26€'ya biletlerimizi aldıktan sonra finüküler ile madenin bulunduğu yüksekliğe çıktık. Buradan manzara çok hoş! (Salzwelten Hallstatt)


Madene çıkan yol biraz meşakkatli olsa da mükemmel bir manzaraya sahip. Güzel bir doğa yürüyüşü yapıp ormanın keyfini çıkarıyorsunuz. 


Madene vardığınızda madenin içindeki soğuktan korunmak için tıpkı bir madenci gibi giyinip, yaz-kış 5-7 derece olan madenin içinde tıpkı bir madenci gibi adım adım yol alıyorsunuz. Ortalama 1,5 saat süren bu serüven bizi çok etkiledi.. Özellikle madenin içindeki kayarak indiğimiz o anları bir daha yaşayacağımızı düşünmüyorum. 















Buradan çıktıktan sonra geldiğimiz yoldan geri yürüyerek finükülere ulaşıyoruz. Burada çok güzel bir manzaranın bulunduğu World Heritage View Point var. Herhangi bir ücret ödemeden eşsiz manzarayı seyredebilirsiniz.

Hemen arkamızda Obertraun bulunuyor. 

Ziyaret etmeden geçmeyin diyeceğimiz noktalardan biri Hallstatt! Hem güzel doğası hem de tarihi sizi bambaşka etkiliyor.. Otelimize dönüp eşyalarımızı aldıktan sonra trenle Salzburg'a doğru yola koyuluyoruz!

2 Haziran 2014 Pazartesi

Hallstatt'ta Bir Gün

Bu Viyana-Salzburg-Budapeşte gezisini çoktan planladığım sırada bir arkadaşımın evinde bir puzzle olarak görüp "Aaa.. Burası neresi?" diye araştırmaya başlayıp, hayran kaldığım ve plana dahil ettiğim ölmeden önce görülmesi gereken yerlerin belki de en güzellerinden Hallstatt...

Küçük bir kasaba aslında burası, eskiden ulaşımın bile olmadığı... 
Yaz kış tüm fotoğraflarında insanı hayran bırakan mükemmel doğası ve hayran bırakan cennet görünüşüyle bu güzel kasaba şüphesiz ki bu seyahatimizin EN EN EN güzel durak noktası :)

Sabah erkenden kalkıp kaldığımız hostelden 09.00 civarı otobüse binmek için yola çıktık. (Önceden de bahsettiğim gibi biz Obertraun bölgesinde kaldık-size de şiddetle tavsiye ederim, hem valizlerle Hallstatta geçmek bir hayli zor olacağını düşünüp böyle yapmıştık.) Toplu taşıma süper, zaten bu bölge tamamen turistik. Gezilecek iki ayrı yer var aslında. Biri bölgenin en doruk noktasına ulaştığınız Five Fingers ve biri Hallstatt. Bizim sadece bir günümüz olduğu için Hallstatt'a vaktimiz yetti. Ancak iki gün ayırıp Five Fingers View Point'e de çıkmanızı öneririm. Zira benim aklımda kaldı... Keşke yetişebilseydik.


Otobüsümüz ile Hallstatt merkezine geldik. O kadar küçük bir yer ki bir köşesinden bir köşesine yürümemiz maksimum 20 dk'nızı alacaktır. Şelale seslerinin, güzel küçük ahşap evlerin ve kuş sesleri eşliğinde bu kısacık yolu bol bol fotoğraflayarak yürüdük.

 Yürürken “Kemik Evi” anlamına gelen Beinhaus'u görmeden geçmeyin, tahmin edebileceğiniz gibi kemiklerden inşa edilmiş bir evdi. Yıllar önce sınırlı mezar alanı sebebiyle ölüler geçici olarak gömülür, 10-15 yıl sonra kemikleri toplanıp güneşte beyazlamaları bırakılırmış. Ardından Beinhaus’ta dekoratif şekillerde sergilenirmiş. 70li yıllarda Katolik kilisesi ölülerin yakılmasını onayladıktan sonra bu uygulama durdurulmuş ancak girip fotoğraflayabilirsiniz.


Hallstätter gölünün güney-batı kıyısında yer alan kasaba tarih öncesi çağlardan kalma Dünya tarihinin en eski tuz madenine de ev sahipliği yapıyor. Tuz yıllarca bu bölge insanının geçim kaynağı olmakla kalmamış, ayrıca şu anda da aktif olarak işleyen bir maden olarak varlığını korumuş.Tuz madenine zaman ayırıp gezin. Biz bir tercih yaptık ve dağa çıkmaktansa bu tarihi madeni gezmeye karar verdik. Hemen kasabanın girişinde tuz madeninin gişelerini görebilirsiniz. Biz 26€'ya biletlerimizi aldıktan sonra finüküler ile madenin bulunduğu yüksekliğe çıktık. Buradan manzara çok hoş! (Salzwelten Hallstatt)


Madene çıkan yol biraz meşakkatli olsa da mükemmel bir manzaraya sahip. Güzel bir doğa yürüyüşü yapıp ormanın keyfini çıkarıyorsunuz. 


Madene vardığınızda madenin içindeki soğuktan korunmak için tıpkı bir madenci gibi giyinip, yaz-kış 5-7 derece olan madenin içinde tıpkı bir madenci gibi adım adım yol alıyorsunuz. Ortalama 1,5 saat süren bu serüven bizi çok etkiledi.. Özellikle madenin içindeki kayarak indiğimiz o anları bir daha yaşayacağımızı düşünmüyorum. 















Buradan çıktıktan sonra geldiğimiz yoldan geri yürüyerek finükülere ulaşıyoruz. Burada çok güzel bir manzaranın bulunduğu World Heritage View Point var. Herhangi bir ücret ödemeden eşsiz manzarayı seyredebilirsiniz.

Hemen arkamızda Obertraun bulunuyor. 

Ziyaret etmeden geçmeyin diyeceğimiz noktalardan biri Hallstatt! Hem güzel doğası hem de tarihi sizi bambaşka etkiliyor.. Otelimize dönüp eşyalarımızı aldıktan sonra trenle Salzburg'a doğru yola koyuluyoruz!