Viyana-Obertraun (4.gün)

Seyahatimizin 4.günü biraz daha karma bir gün oldu. Öğleden sonra Obertraun denilen kasabaya doğru yol alacağımızdan Viyana'da son bir sabahımız kalmıştı sadece. Onu da Belvedere Sarayı'nı görerek geçirmek istedik. Sabah kahvaltıdan sonra yürüyerek Belvedere Sarayı'na gitmeye başladık. Giderken yolumuz üstünde Karls Kilisesi'ni gördük. Palmiyeleriyle değişik ve güzel bir kiliseydi. Burada güzel klasik müzik konserleri yapılıyormuş; ancak bizim bilgimiz olmadığından ve vaktimiz kalmadığından gidemedik.

Yolumuza devam ettik; ancak sizin aynı şeyi yapmanızı önermiyorum. Belvedere Sarayı çok da yakın değilmiş hostelimize o nedenle fazla yürüdük ve yorulduk. Mutlaka toplu taşıma kullanmanızı öneririm. Upper ve Lower olmak üzere iki kısımdan oluşuyor saray. Fotoğrafta gördüğünüz Upper Belvedere... Daha büyük olduğundan burayı tercih ettik. Schönbrunn gibi saray odalarını gezeceğimizi zannederken içeride yalnızca sergi olduğunu gördük. Hayalkırıklığı oldu ancak yine de güzeldi. Bu sergide Viyana'nın simgesi diyebileceğimiz Gustav Klimpt'in eserleri bulunmakta.
 
Gustav Klimpt-The Kiss

Vaktiniz varsa en azından dışarıdan görmek için uğramanızı öneririz. (Biletler 14 € civarındaydı ve yine öğrenci seçeneği mevcuttu)

Buradan sonra hostelimize geri döndük ve Hallstatt için ilk durağımız olan Obertraun'a doğru yola koyulduk. Hallstatt'a direkt giden tren bulamadık , o nedenle Obertraun'u tercih ettik. Burada bir gece konaklayıp Hallstatt'a geçebiliriz diye düşündük. 
Tavsiyem bizim yaptığımız gibi önce Westbahn ile Attneng Pucheim'a geçmeniz (20€), oradan da intercity OBB trenine binmeniz (13€). OBB kendi özel kartı mevcut olanlara daha ucuz. Biz bu kartı yalnızca Avusturya vatandaşlarına veriyorlar zannettik o nedenle almamıştık; ancak sonradan öğrendik ki bu kartı biz de 19€ ücret karşılığı alabiliyormuşuz ve %40lık indirimden faydalanabiliyormuşuz. Mutlaka alın; bizim gibi kazıklanmayın derim!
Güzel yeşilliklerin ve nefis doğal manzaralarla bir tren yolculuğu yapıyoruz. Tren yolculukları oldukça kolay ve komforlu geçiyor. Zaten küçük kasabalara trenden başka ulaşım da uzun sürüyor.

Obertraun'da oldukça uygun fiyata Hotel Seerose adlı bir yerde kaldık. Hostel değil otel olduğundan banyosu içerde iki kişilik odada kaldık. Sezon olarak yaz olmadığı için rahatlıkla yer bulduk; ancak yaz sezonunda daha erkenden rezervasyon yaptırmak gerekebileceğini söylediler. Otel sahipleri tarafından işletilen sempatik ve güzel bir oteldi. Kahvaltı dahildi ve çok memnun kaldık. Yalnızca işletenler güzel İngilizce konuşmadığından anlaşmak ya da turistik soru sormak biraz zor oluyordu. Ama imkansız değildi tabii ki.. Buradan otele ulaşabilirsiniz

Valizlerimizi bıraktıktan sonra günü değerlendirmek adına Obertraun'da yürüyüşe çıktık. Zaten ufak bir kasaba olduğundan uzun sürmedi yürüyüşümüz. Çok tatlı ve sakin bir yerdi. Saat 5'ten sonra neredeyse hiçbir yer açık değildi. 
Otelimizin hemen karşısındaki otelin -adı Seehotel am Hallstattersee- restoranında yemek yedik, çok başarılıydı. Ve dinlenmek için odamıza döndük.

Ertesi gün dillere destan Hallstatt! 


1 Haziran 2014 Pazar

Viyana-Obertraun (4.gün)

Seyahatimizin 4.günü biraz daha karma bir gün oldu. Öğleden sonra Obertraun denilen kasabaya doğru yol alacağımızdan Viyana'da son bir sabahımız kalmıştı sadece. Onu da Belvedere Sarayı'nı görerek geçirmek istedik. Sabah kahvaltıdan sonra yürüyerek Belvedere Sarayı'na gitmeye başladık. Giderken yolumuz üstünde Karls Kilisesi'ni gördük. Palmiyeleriyle değişik ve güzel bir kiliseydi. Burada güzel klasik müzik konserleri yapılıyormuş; ancak bizim bilgimiz olmadığından ve vaktimiz kalmadığından gidemedik.

Yolumuza devam ettik; ancak sizin aynı şeyi yapmanızı önermiyorum. Belvedere Sarayı çok da yakın değilmiş hostelimize o nedenle fazla yürüdük ve yorulduk. Mutlaka toplu taşıma kullanmanızı öneririm. Upper ve Lower olmak üzere iki kısımdan oluşuyor saray. Fotoğrafta gördüğünüz Upper Belvedere... Daha büyük olduğundan burayı tercih ettik. Schönbrunn gibi saray odalarını gezeceğimizi zannederken içeride yalnızca sergi olduğunu gördük. Hayalkırıklığı oldu ancak yine de güzeldi. Bu sergide Viyana'nın simgesi diyebileceğimiz Gustav Klimpt'in eserleri bulunmakta.
 
Gustav Klimpt-The Kiss

Vaktiniz varsa en azından dışarıdan görmek için uğramanızı öneririz. (Biletler 14 € civarındaydı ve yine öğrenci seçeneği mevcuttu)

Buradan sonra hostelimize geri döndük ve Hallstatt için ilk durağımız olan Obertraun'a doğru yola koyulduk. Hallstatt'a direkt giden tren bulamadık , o nedenle Obertraun'u tercih ettik. Burada bir gece konaklayıp Hallstatt'a geçebiliriz diye düşündük. 
Tavsiyem bizim yaptığımız gibi önce Westbahn ile Attneng Pucheim'a geçmeniz (20€), oradan da intercity OBB trenine binmeniz (13€). OBB kendi özel kartı mevcut olanlara daha ucuz. Biz bu kartı yalnızca Avusturya vatandaşlarına veriyorlar zannettik o nedenle almamıştık; ancak sonradan öğrendik ki bu kartı biz de 19€ ücret karşılığı alabiliyormuşuz ve %40lık indirimden faydalanabiliyormuşuz. Mutlaka alın; bizim gibi kazıklanmayın derim!
Güzel yeşilliklerin ve nefis doğal manzaralarla bir tren yolculuğu yapıyoruz. Tren yolculukları oldukça kolay ve komforlu geçiyor. Zaten küçük kasabalara trenden başka ulaşım da uzun sürüyor.

Obertraun'da oldukça uygun fiyata Hotel Seerose adlı bir yerde kaldık. Hostel değil otel olduğundan banyosu içerde iki kişilik odada kaldık. Sezon olarak yaz olmadığı için rahatlıkla yer bulduk; ancak yaz sezonunda daha erkenden rezervasyon yaptırmak gerekebileceğini söylediler. Otel sahipleri tarafından işletilen sempatik ve güzel bir oteldi. Kahvaltı dahildi ve çok memnun kaldık. Yalnızca işletenler güzel İngilizce konuşmadığından anlaşmak ya da turistik soru sormak biraz zor oluyordu. Ama imkansız değildi tabii ki.. Buradan otele ulaşabilirsiniz

Valizlerimizi bıraktıktan sonra günü değerlendirmek adına Obertraun'da yürüyüşe çıktık. Zaten ufak bir kasaba olduğundan uzun sürmedi yürüyüşümüz. Çok tatlı ve sakin bir yerdi. Saat 5'ten sonra neredeyse hiçbir yer açık değildi. 
Otelimizin hemen karşısındaki otelin -adı Seehotel am Hallstattersee- restoranında yemek yedik, çok başarılıydı. Ve dinlenmek için odamıza döndük.

Ertesi gün dillere destan Hallstatt!