Bir haftasonu kaçamağı: Kapadokya

Kapadokya haftasonu kaçamakları için kesinlikle tercih edilecek bir nokta. Şipşak yaptığımız planla Kapadokya'ya doğru Ankara'dan yola çıkıyoruz ve 3 saatte otelimize varıyoruz.

Kapadokya'da Göreme'de kalmanızı öneririm; çünkü daha merkezi ve daha fazla otel seçeneği bulunmakta. Otelimizi booking.com'dan ayarladık ve oldukça güzeldi. Özellikle çalışanlar çok yardımcı ve iyiydi. Yalnızca tek sıkıntısı otelin çatısından balon manzarasını göremiyor olmanız.. Eğer ki sabah erken kalkıp balonları seyretmek istiyorsanız ona göre bir otelde kalmanızı öneririm.

Otelimiz: Roma Cave Suites

Yerleştikten sonra resepsiyondan gezebileceğimiz yerleri gösteren bir harita alıyoruz. Hemen hemen her otelin böyle bir hizmeti olduğunu düşünüyorum. Kolaylıkla kendinize gezecek rota çizebilirsiniz. Otelinizde sorabileceğiniz biri olmasa bile kaldığınız yerde mutlaka bir turist info bulunuyordur.


İlk olarak Göreme Açık Hava Müzesi'ni gezmeye karar verdik ve oraya doğru yola koyulduk. Kapadokya'ya imkanınız varsa arabayla gelmenizi öneririm; çünkü ulaşım bulmak bazen zor olabilir. Göreme Açık Hava Müzesi'nde peri bacalarını görme ve içlerini gezme şansınız oluyor. Girmeden önce eğer yoksa MüzeKart alın mutlaka böylece Kapadokya'da kalacağınız süre boyunca gezeceğiniz çoğu müzeye bedava girebilirsiniz. Bizler de MüzeKart alarak içeri girdik ve peri bacalarını gezmeye başladık. Dışarıdan görüntü çok güzeldi. İçlerine girdiğinizde ise küçük oyuntuları olan mağaralar olduğunu göreceksiniz. Ancak ne yazık ki çoğu peri bacasının içi deforme olmuş ve duyarsız insanlar tarafından yazılar yazılmış. O nedenle daha çok yapıları geziyorsunuz. 







Bu açık hava müzesinin içinde aynı zamanda Karanlık Kilise adlı başka bir müze var. Diğer peri bacalarından farkı bu kilisenin içindeki fresklerin karanlıkta kaldıklarından hiç bozulmamış olması. Buraya kadar gelmişken peri bacalarının içlerinin aslında nasıl olduğunu anlamanız için bu kiliseye de girmenizi öneririm. Ancak bu kiliseye ekstra bir giriş ücreti ödemeniz gerekmekte (10TL).





Buradan sonra öğlen yemeği yemek için rotamızı Avanos'a çevirdik. Avanos özellikle çömlek yapımının ünlü olduğu bir yer. Bizim çok vaktimiz olmadığından yalnızca Kızılırmak kenarında oturmayı ve yemek yemeyi tercih ettik. Ancak buraya daha fazla vakit ayırmayı düşünüyorsanız mutlaka çömlekte kebap yemenizi tavsiye ederim. Kapadokya'nın meşhur lezzetlerinden biri. Yalnız gideceğiniz yere daha önceden rezervasyon yaptırmanız gerekmekte ki böylece çömlekleriniz önceden hazırlanabilsin. 


Avanos'tan sonra gün batımını izlemek için Uçhisar'a doğru yol alırken Zelve yolu üzerinde peri bacalarına rastladık ve daha vaktimiz olduğu için orada da durup gezmeye karar verdik. Burası oldukça küçük bir yerdi ve Kapadokya Paşabağ Vadisi'nin yanında kalıyor. 





















Zelve'den sonra günbatımına yetişmek için hemen Uçhisar Kalesi'ne gidiyoruz. Biraz kalenin tepesine tırmanmanız gerekiyor ancak gerçekten manzara nefes kesici..





Güneşi batırdıktan sonra güzel bir akşam yemeği için tavsiyelerden gördüğümüz ve denemeye karar verdiğimiz Ürgüp'teki Muti Restoran'a gidiyoruz. Muti'nin atmosferi oldukça tarihi ve keyifli. Yemekler çok lezzetli ve servis çok profesyonel. Buraya uğrayıp yemek yemenizi özellikle öneriyorum. 

Ertesi gün;

Otelimizden ayrıldıktan sonra bugünümüzü şarap tadımına, yeraltı şehirlerine ve Ihlara Vadisi'ne ayırmaya karar verdik. İlk olarak Kapadokya'nın en ünlü şarap markalarından Turasan Şaraplarının Ürgüp'te bulunan satış yerine uğradık. Burada enfes şaraplar tadabilir ve beğendiklerinizi satın alabilirsiniz. Fabrika satış mağazası olduğundan da fiyatlar nispeten daha ucuz.


Turasan'a giderken yolda gözümüze Asmalı Konak çarpıyor.. Ve diziyi izleyenler olarak durmaya karar veriyoruz. Giriş ücreti 2 tl. İçeri girerek dizinin çekildiği konağı gezebiliyor; yatak odasını, avluyu ve mutfağı aynen dizideki şekliyle görebiliyorsunuz.

Ardından Derinkuyu Yeraltı Şehri ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri'ne gittik. Her iki yeraltı şehrinde de ambarlar, kiliseler, taştan yapılmış sürgü kapılar göreceksiniz. Mağara gibi oyularak genişletilmiş yeraltı şehirlerine girdiğinizde serin bir hava ve daracık yollar sizi bekliyor olacak. Bol bol tırmanıp eğilerek dar koridorlardan geçeceksiniz; bu hem yorucu hem de eğlenceli deneyimi tatmalısınız. Kapadokya'ya gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken noktalardan biri daha. Buralara da MüzeKart kullanarak bedavaya giriş yapabilirsiniz. Kartınız yoksa girilşücreti 20tl.


Son durağımız yeraltı şehirlerine yakın olan Ihlara Vadisi... Göreme'ye 100km mesafede bulunan çok büyük bir kanyon. Doğal güzelliğinin yanı sıra ziyaretçilerine bir çok da kilise gezme imkanı sunuyor. Hem kiliseleri gezebilir hem de Menendiz Çayı kenarında enfes bir yürüyüş yapabilirsiniz.. Yalnız uyarmalıyım ki aşağıya merdivenden başka bir iniş yolu yok ve oldukça fazla merdiven inmeniz ve çıkmanız gerekiyor.. Biraz yorulmaya hazır olun derim!



Ve burada gezimizi sonlandırıp geri dönüş yoluna koyuluyoruz. Ama şunu söylemeliyim ki;

Kapadokya'dan tarihe, şaraba ve doğaya doymuş olarak döneceksiniz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

8 Haziran 2015 Pazartesi

Bir haftasonu kaçamağı: Kapadokya

Kapadokya haftasonu kaçamakları için kesinlikle tercih edilecek bir nokta. Şipşak yaptığımız planla Kapadokya'ya doğru Ankara'dan yola çıkıyoruz ve 3 saatte otelimize varıyoruz.

Kapadokya'da Göreme'de kalmanızı öneririm; çünkü daha merkezi ve daha fazla otel seçeneği bulunmakta. Otelimizi booking.com'dan ayarladık ve oldukça güzeldi. Özellikle çalışanlar çok yardımcı ve iyiydi. Yalnızca tek sıkıntısı otelin çatısından balon manzarasını göremiyor olmanız.. Eğer ki sabah erken kalkıp balonları seyretmek istiyorsanız ona göre bir otelde kalmanızı öneririm.

Otelimiz: Roma Cave Suites

Yerleştikten sonra resepsiyondan gezebileceğimiz yerleri gösteren bir harita alıyoruz. Hemen hemen her otelin böyle bir hizmeti olduğunu düşünüyorum. Kolaylıkla kendinize gezecek rota çizebilirsiniz. Otelinizde sorabileceğiniz biri olmasa bile kaldığınız yerde mutlaka bir turist info bulunuyordur.


İlk olarak Göreme Açık Hava Müzesi'ni gezmeye karar verdik ve oraya doğru yola koyulduk. Kapadokya'ya imkanınız varsa arabayla gelmenizi öneririm; çünkü ulaşım bulmak bazen zor olabilir. Göreme Açık Hava Müzesi'nde peri bacalarını görme ve içlerini gezme şansınız oluyor. Girmeden önce eğer yoksa MüzeKart alın mutlaka böylece Kapadokya'da kalacağınız süre boyunca gezeceğiniz çoğu müzeye bedava girebilirsiniz. Bizler de MüzeKart alarak içeri girdik ve peri bacalarını gezmeye başladık. Dışarıdan görüntü çok güzeldi. İçlerine girdiğinizde ise küçük oyuntuları olan mağaralar olduğunu göreceksiniz. Ancak ne yazık ki çoğu peri bacasının içi deforme olmuş ve duyarsız insanlar tarafından yazılar yazılmış. O nedenle daha çok yapıları geziyorsunuz. 







Bu açık hava müzesinin içinde aynı zamanda Karanlık Kilise adlı başka bir müze var. Diğer peri bacalarından farkı bu kilisenin içindeki fresklerin karanlıkta kaldıklarından hiç bozulmamış olması. Buraya kadar gelmişken peri bacalarının içlerinin aslında nasıl olduğunu anlamanız için bu kiliseye de girmenizi öneririm. Ancak bu kiliseye ekstra bir giriş ücreti ödemeniz gerekmekte (10TL).





Buradan sonra öğlen yemeği yemek için rotamızı Avanos'a çevirdik. Avanos özellikle çömlek yapımının ünlü olduğu bir yer. Bizim çok vaktimiz olmadığından yalnızca Kızılırmak kenarında oturmayı ve yemek yemeyi tercih ettik. Ancak buraya daha fazla vakit ayırmayı düşünüyorsanız mutlaka çömlekte kebap yemenizi tavsiye ederim. Kapadokya'nın meşhur lezzetlerinden biri. Yalnız gideceğiniz yere daha önceden rezervasyon yaptırmanız gerekmekte ki böylece çömlekleriniz önceden hazırlanabilsin. 


Avanos'tan sonra gün batımını izlemek için Uçhisar'a doğru yol alırken Zelve yolu üzerinde peri bacalarına rastladık ve daha vaktimiz olduğu için orada da durup gezmeye karar verdik. Burası oldukça küçük bir yerdi ve Kapadokya Paşabağ Vadisi'nin yanında kalıyor. 





















Zelve'den sonra günbatımına yetişmek için hemen Uçhisar Kalesi'ne gidiyoruz. Biraz kalenin tepesine tırmanmanız gerekiyor ancak gerçekten manzara nefes kesici..





Güneşi batırdıktan sonra güzel bir akşam yemeği için tavsiyelerden gördüğümüz ve denemeye karar verdiğimiz Ürgüp'teki Muti Restoran'a gidiyoruz. Muti'nin atmosferi oldukça tarihi ve keyifli. Yemekler çok lezzetli ve servis çok profesyonel. Buraya uğrayıp yemek yemenizi özellikle öneriyorum. 

Ertesi gün;

Otelimizden ayrıldıktan sonra bugünümüzü şarap tadımına, yeraltı şehirlerine ve Ihlara Vadisi'ne ayırmaya karar verdik. İlk olarak Kapadokya'nın en ünlü şarap markalarından Turasan Şaraplarının Ürgüp'te bulunan satış yerine uğradık. Burada enfes şaraplar tadabilir ve beğendiklerinizi satın alabilirsiniz. Fabrika satış mağazası olduğundan da fiyatlar nispeten daha ucuz.


Turasan'a giderken yolda gözümüze Asmalı Konak çarpıyor.. Ve diziyi izleyenler olarak durmaya karar veriyoruz. Giriş ücreti 2 tl. İçeri girerek dizinin çekildiği konağı gezebiliyor; yatak odasını, avluyu ve mutfağı aynen dizideki şekliyle görebiliyorsunuz.

Ardından Derinkuyu Yeraltı Şehri ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri'ne gittik. Her iki yeraltı şehrinde de ambarlar, kiliseler, taştan yapılmış sürgü kapılar göreceksiniz. Mağara gibi oyularak genişletilmiş yeraltı şehirlerine girdiğinizde serin bir hava ve daracık yollar sizi bekliyor olacak. Bol bol tırmanıp eğilerek dar koridorlardan geçeceksiniz; bu hem yorucu hem de eğlenceli deneyimi tatmalısınız. Kapadokya'ya gidildiğinde mutlaka görülmesi gereken noktalardan biri daha. Buralara da MüzeKart kullanarak bedavaya giriş yapabilirsiniz. Kartınız yoksa girilşücreti 20tl.


Son durağımız yeraltı şehirlerine yakın olan Ihlara Vadisi... Göreme'ye 100km mesafede bulunan çok büyük bir kanyon. Doğal güzelliğinin yanı sıra ziyaretçilerine bir çok da kilise gezme imkanı sunuyor. Hem kiliseleri gezebilir hem de Menendiz Çayı kenarında enfes bir yürüyüş yapabilirsiniz.. Yalnız uyarmalıyım ki aşağıya merdivenden başka bir iniş yolu yok ve oldukça fazla merdiven inmeniz ve çıkmanız gerekiyor.. Biraz yorulmaya hazır olun derim!



Ve burada gezimizi sonlandırıp geri dönüş yoluna koyuluyoruz. Ama şunu söylemeliyim ki;

Kapadokya'dan tarihe, şaraba ve doğaya doymuş olarak döneceksiniz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder